Alkol konusunun biraz tartışmalı olduğunu söylemek sanırım yerinde olacaktır. Bu konuda birçok farklı fikir vardır ve kimileri için de alelade bir konu olduğu söylenemez. Etrafında fazlasıyla hassas deneyimler olan bu konuyu her bir görüşe saygı duyarak ele almaya çalışacağız.
Bir grup insan alkolün arada bir alınmasında sakınca görmezken bir diğer grup alkolizmin sonuçlarını yaşamış olduğundan, ya da inançla ilgili tutumundan dolayı tamamen kaçınılması gereken bir konu olarak görür. Hepimizin insani mükemmel olmayan fikirleri bir yana dursun, Kutsal Kitap’ın bu konuda ne söylediğine bakalım. Efesliler 5. bölüm 18. ayette şöyle der: “Şarapla sarhoş olmayın, bu sizi sefahate götürür. Bunun yerine Ruh’la dolun.” Kutsal Kitap kesinlikle alkol içmeyin demese de sarhoş olmayın der. O zaman bu noktada kişinin kendi sınırını ve kendine iyi gelenin ne olduğunu bilmesi, irade göstermesi çok mühimdir.
İngilizcede alkol için spirit, yani ruh kelimesi kullanılır. Bunun sebebi eski insanların alkolün içindeki bir ruhun kişiyi ele geçirdiğine inanmasıydı. Bu aslında insanın sarhoş olduğunda kendini kaybetmesine, normalde yapmadığı şeyler yapmasına, sözlerinin ve duygularının kontrolünü yitirmesine işaret eder. Alkol bazılarını aşırı öfkeli ve şiddetli davranışlara bile itebilir ve bağımlılık yaptığı durumlar ciddi anlamda sıkıntılı sonuçlar doğurur. Maalesef kişinin sağlığına olan olumsuz etkiden sonra bu sonuçlardan en çok etkilenen çoğunlukla çevresi ve ailesidir. “Babam çok iyi adamdı ama içince bambaşka olurdu” gibi sözleri muhtemelen siz de duymuşsunuzdur. Bu elbette her içen şiddete meyilli olur demek değil. Ancak tam olarak şunu demek istiyoruz, kontrolü yitirecek kadar içildiğinde alkol içimizdeki zaaf her neyse onu su yüzüne çıkarır: kimisi için öfkeyken kimisi için keder olabilir.
Belki bu noktada İsa’nın katıldığı bir şenlikte suyu şaraba çevirdiği mucizesini anımsayabiliriz. Şarap inancımızda büyük yere sahip bir sembolizmdir. İsa’nın öğrencileriyle yediği son akşam yemeğinde şarabı onlarla paylaşıp “Bu sizin için akıtılan benim kanımdır” dediğini biliyoruz. Kutsal Yazılar zamanında Davut dahil birçok peygamber de şarap içti, tarihçiler şarabın o dönemlerdeki kıymetinin bir sebebi olarak steril bir içecek olmasını gösterdi. Bazen bakteriyel durumlar için ilaç olarak da kullanılırdı. Ancak Kutsal Kitap’ın sarhoşluğa karşı net bir tutumu vardır. Kendimizi kaybetmemizle ilgili bizi defalarca uyarır. Süleyman’ın Özdeyişleri 20. bölüm 1. ayette şöyle der: “Şarap insanı alaycı, içki gürültücü yapar, onun etkisiyle yoldan sapan bilge değildir.” Alkol konusundaki tutumumuzun başkalarını kötü etkilememesi konusunda da net bir uyarıda bulunur. Sonuç olarak varacağımız nokta şudur, alkolle ilgili daima bilgece kararlar vermeliyiz ve eğer bu kararları vermekte zorlandığımız, kontrolün bizden çıktığı durumlar söz konusuysa mutlaka yardım almalıyız.
Alkol ve alkolizmle ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz bu konudaki podcastlerimizi dinleyebilirsiniz.